top of page

ÇAKRA AÇAN EĞİTİM

Güncelleme tarihi: 6 Şub

Tüm gün süren eğitimin yorgunluğunu üzerimden atmanın en güzel yolu orta bir kahveyle yorumları gözden geçirmek. Dün de aynısını keyifle yaparken, 21 yaşındaki katılımcılardan birinin yorumunu okuyunca sesli güldüğümü çalışma arkadaşım bana merakla bakınca fark ettim.


Yorum şöyleydi; “Çakralarım açıldı.”  


Bu yorum bir yoga eğitmeniyseniz sizi şaşırtmaz, ancak 6 saat sürmüş zorunlu eğitim kategorisinde yer alan “Oryantasyon” eğitimi için nitelikli olarak değerlendirilebilir.


Böyle bir eğitime, böylesi bir yorumu yaptıran neydi? Sizinle paylaşmak istedim ki her yıl üzerine ekleyerek geldiğimiz bu sonuç, tüm sektör çalışanlarının “Oryantasyon” eğitimine farklı bir açıdan bakmalarını sağlasın.


Oryantasyon Fransızca kökenli bir kelime olduğu için “İşe Uyum” eğitimi demeyi tercih ediyorum. Amaç işe ısındırma, işletmeyi tanıtma ve yasal bilgilendirmeleri aktarma. Birçok firma birkaç saat süren bir eğitim ve şirket turuyla çalışanları sahaya sürüyor. 


Aslında çalışan aidiyetini sağlayacak içerik daha girişte yolun yüzde ellisini kat etmenizi sağladığından;  markanın doğru temsil edilmesi, nereden geldiği, nereye gittiği, her bir çalışanın bundaki rolü aktarılmadan işe uyumdan bahsetmek mümkün değil.


Markanın misafire temas eden her bir çalışandan ibaret olduğunun altı çizilerek; iletişim şekli, yöntemleri, kültürü, kısacası o markanın yoğurdu nasıl yediği konuşulmaz, aktarılamazsa işe uyum eğitimi kapıdan çıkıldığında unutulan ezber bilgiye dönüşüyor.


Katılımcı çalışanların birbirini tanıyacağı süreçle başlayan eğitimde, konuşma fırsatı verildiğinde içlerindeki o tatlı “Ben” ortaya çıkıyor ve iletişim kanalları aralanıyor. Ortak noktalar çıktıkça sempati empatiye dönüşüyor. Mükemmellik bekleyen misafirin ancak birlikte oluşacak “Voltran” ile mümkün olduğu netleştiğinde ekip çalışmasının tohumları atılmış oluyor.


Bu ekip çalışmasıyla markanın doğru temsil edilmesi günün sonunda beklentimiz olduğundan,  “Marka olmak nedir?” sorusunun cevabında tüm katılımcıların hemfikir olması sağlanıyor.


Markanın vizyonu, misyonu ve değerleri aktarılmadan önce “Vizyon, misyon ve değerler nedir?” soruları cevap bulmalı ki markayı hedefine taşıyacak çalışanlar, sadece şık bir cümle olarak algılanan vizyonun, her seviyede neye hizmet edeceğini bilsin. Denetimde ezbere söylendiğinde aferin almanın bizi bir yere götürmeyeceği anlaşılsın. Bizi o noktaya taşıyacak yönetimin misyonunun yanı sıra, her bir çalışan sahneye çıktığı andan itibaren kurumsal kültüre uygun duruş, yaklaşım ve iletişim üslubuyla misyonun büyük bir bölümünü gerçekleştirdiğinin farkında olsun.


İşte tüm bu bilgilerle donatılmış eğitimi artık “İşe Uyum ve Kurumsal İletişim” olarak adlandırıyoruz.


Çalışanın ilk izlenimi olan bu eğitimde eğitim ortamı ve ambiyansı da ayrıca önemli rol oynuyor. İlk üç gün misafir sayılan her yakınımız gibi, çalışanın da en azından o gün misafir gibi ağırlanabilmesi bilgilerin akışını hızlandırıyor.


Akabinde en az bir haftalık departman içi eğitimcisi tarafından ya da “buddy” desteğiyle verilen “Departman içi Oryantasyon” programıyla çalışan kurumu temsil etmeye hazır hale geliyor. Sonrasında gelsin departman içi mesleki kurum standartları eğitimleri.


Verdiğimiz her eğitimde temel hedefimiz, bilginin davranışa dönüşmesidir. Verilen emek yarattığı değişimi gözlemlediğimizde anlam kazanır. Aynı bir barmenin tüm bilgi ve emeğiyle süslü püslü yaptığı kokteylin misafirin yüzünde yarattığı gülümseme gibi.


İşe uyum eğitimleri önemsenmeli ve girişinden çıkışına çalışanda hissedilir bir değişim gözleyebilecek içerik ve atmosferde olmalı ki hizmete değer katan çalışanın potansiyelini doğru kullanıp, sahnede iletişim kazası yaşamasını engelleyelim.


Sonuç hep aynı yere çıkıyor: Değer katan hizmet için değer verin. 

 
 
 

Comentários

Avaliado com 0 de 5 estrelas.
Ainda sem avaliações

Adicione uma avaliação
bottom of page