İMAJ HER ŞEYDİR

Bir dönem şöyle 20’li yaşlarımdaki kadar fazla zayıflayıp, hiçbir kıyafetimin bana gelmediğinde birazını terzide daralttırıp, birkaç tane de yeni alayım dedim. 36 bedenim, bir mini etek beğendim. Smart Casual, cumartesi giyimine uygun, “artık bayağı zayıfım çok dikkat çekmiyor canım” deyip, heveslendim. 

O cumartesi otel lobi kapısından girdiğimde lobi barda 15 yıldır çalışan Sevgi, şöyle bir baştan aşağı süzdü beni. 

“Ne oldu dedim, yeni aldım, yakışmamış mı? Cumartesi bugün, hani zayıfladım ya, satıştakiler de giyiyor, olmamış mı?” dedim. 

“Onlar giyer Emel Hanım, siz Emel Hanımsınız.” dedi. 

Benim iş yaşantımda çizdiğim yol, dış dünyaya yaydığım enerji, bütünüme, duruşuma uyumsuzluğun bu kadar hızlı fark edilip, bu değişimin onaylanmaması beni çok mutlu etti açıkçası.

Demek ki bir imajım var. Yalın bir imaj… 

O çizgideki küçük bir sapmanın hızlı fark edildiği ve önemsendiği bir imaj. Olumsuz verilen her geri bildirim sapmaları azaltıp, yalın imajınıza sizi geri döndürebiliyor.  İşte buna “İmaj Yönetimi” diyoruz. 

Artık o eteği mayo üzerine pareo olarak giyiyorum. 

İmaj o meşhur reklam filmindeki gibi her şey değildir elbette, ama çok şeydir.  İmzanız, iziniz, geride bıraktığınız koku ya da bir bilgidir bazen… 

Bir kurumun imajıysa her bir çalışanın imajının bir bütünüyken, aynı zamanda çalışanlarına yaklaşımı, markasının arkasında duruşu, gelişime bakış açısı, kendisini geliştirmesi gibi birçok etmeni içinde barındırır. 

Her bir çalışanın bireysel imajının kurum imajıyla uyumlandırıldığı işletmelerin sırtı yere gelmez, benden söylemesi…