top of page

GÜLÜMSE

Güncelleme tarihi: 6 Şub



ree

Güler yüzlü, enerjik ve dinamik çalışan…


Hizmet sektöründe ne çok isteriz tüm çalışanlar böyle olsun.


Güler yüzlü çalışan ve onun içten yaklaşımı etkindir iletişimde denir ve çalışanlara mutlaka güler yüzlü olsunlar diye eğitim verilmesi söylenir.


 “Güler Yüzlülük” gibi bir eğitim başlığı olabilir mi?


Departman içi eğitimlerde iki – üç cümlelik içerikle işlenen ve özeti tek kelimeden ibaret bir eğitimdir;


 “Gülümseyin”


Altı doldurulmazsa,  arkasından kurulup güler yüzlü hale getirilen bir oyuncak bebek olamayacak çalışan için; İçtenlik taşımayan, yapmacık, hedefe ulaştırmayan, görevinin gereği bir üniforma giyme kadar kolay değiştirilen, anlık ve zoraki bir yüz ifadesidir bu durumda gülümsemek.  


Kişi fıtratıyla doğduğu gibi, bulunduğu şartlar, ailesi, gülmeyen bir annesi, işini yaparken ya da hayatını yaşarken bir iç motivasyona sahip olup olmaması gibi birçok etkenle güler yüzlü ya da somurtkan bir insan olabilir.


Yaşama sevincinin olup olmaması, hedeflerinin varlığı ve ayrıca tüm bunlar olsa da bunu dışarıya yansıtma şekli güler yüzlülüğü etkileyen faktörler.


Sonradan öğretilmesi sadece bu alt etkenlerin etkisinin dışında başka bir açı, varlığının değerinin farkındalığı, hedefleriyle güçlendirilerek mümkün olabiliyor. Bir eğitimle sağlanabilecek bir değişim ve dönüşüm mümkün olamayabilir.


Hepimiz çeşitliyiz ve bu çeşitlilik zenginlik. Ancak somurtkan bir yapıya sahipseniz hizmet sektöründe çalışmaya uygun değilsiniz, bu net.


Eskiden bu yapıyı otellerde arka planda çalıştırılabiliriz diyebilirken, bütünün uyumuna ve ahengine, görünen yüzümüzün içtenliğine etkisini artık biliyoruz. İnsan temasının hiç olmadığı üretim aşamalarında çalışmak üzere kendilerini yönlendirmek gerekli ve kesinlikle kendilerine bu sektörlerde ihtiyaç var.


İnsan seven, yukarıda belirttiğim bir ya da birden fazla kritere sahip bir çalışan hizmet sektörüne uygun diyebiliriz ancak bu yapıda bir kişinin de yine bahsettiğimiz gibi kurulmuş bir bebek olmasını bekleyemeyiz.


Elbette ki insan olmanın gereği gülemediğimiz günlerimiz olacak.


Gece uyku tutmayan günler, hasta çocuklarımız ya da karın ağrısı, baş ağrısı gibi durumlarda ne yapacağız? Çalışmak zorundayız ve bu durumlar hizmet verdiğimiz misafirlerimizi hiç ilgilendirmiyor. Onlara güler yüzlü hizmet taahhüdümüz var ve yerine getirmek durumundayız.


İşe yarayan denenmiş bir formül şu;


İnanılmaz bir bedenimiz var. Gülümsediğimizde yukarı kıvrılan yanak kaslarımızın dört dakika sabit kalması, beynimize sen mutlusun mesajı gönderiyor. Dört dakika bu şekilde durmak yorucu tabi, üniforma giyerken saçımızı tararken bir pipet, bir karıştırma çubuğu ya da peçeteye sarılmış bir kalemi dişlerimizin arasına sıkıştırmak işi kolaylaştırır. Bir bakmışsınız ki yüzümüzde güller açıyor.


Sonra gelsin selam vermeyle transfer edilen enerji, ilk üç kişiye verilen selam bu çalışmanın üzerine bir perçin gibi.


Ancak öğle yemeği laneti diye bir gerçek var. Uykusuz beden yemek sonrası ne kahve dinliyor ne gülümseme provası. Bu durumda ne yapacağız?


Hani o birbirimize selam veren biz birbirimizi fark edeceğiz.


“Ne oldu? Bir ağırlık çöktü sana, gözlerin kıpkırmızı, iyi misin?”


“Sorma akşam çocuk uyutmadı?” ya da “Lojmanda oda arkadaşım girdi çıktı, uyuyamadım.”


“Ne yapalım biliyor musun? Ben kendimi çok iyi ve enerjik hissediyorum bugün. Sen arka tarafta bulaşıklarla, buzdolabına yerleştirilecek içeceklerle ilgilen, sıkışınca ben seni çağırırım.”


Çünkü biliyorum ki insanız, biliyorum ki bir günde benim ona ihtiyacım olacak.


Bu işbirliğiyle bize kimse bir şey demeden, yönetmeden, gülenleri öne, o gün gülemeyenleri arkaya aldığımızda misafire taahhüt ettiğimiz güler yüzlü hizmetimizi sunmuş olacağız.  


Aslında, bireysel ve her birimizin kendi motivasyonunu sağlayabildiği bir çalışma ortamı doğal gülümseyen bir ekip demektir.


Her birimizin o an orada çalışmak için bir motivasyonu mutlaka var. Birinin para, birinin kariyer, diğerinin dil öğrenme ya da iletişim becerilerini güçlendirme. Her küçük adımımızda buna odaklanmak her birimizin anını, gününü, yazını ve yaşamını mutlu geçirmesi demektir.


Kirli misafir tabağını çöpe boşaltan komi iç sesinde;


“Lanet olsun milletin pisliğini temizlemek zorundayım, paranın gözü kör olsun” diyerek ya da

Bu ay kazandığım parayla ne yapayım? Okul için şu kadar ayırsam da kendime geçen gördüğüm elbiseyi mi alsam acaba?” demeyi tercih ederek kendi mutluluk ya da mutsuzluk seçimini yapacaktır.


Mutluluk bakış açımızdır ve dolayısıyla iç motivasyonumuz.


Sizin seçiminiz ne?



 
 
 

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
bottom of page